Öztürk, “İçten girdi. Bir takım bilirkişi ve tahkim kurulları oluşturup Muşlu’yla aramızdaki ihtilafları çözebileceğini söyledi. Tamamen düzmece ve sahte bilirkişi ve tahkim kurulları oluşturdular ve benden de tehdit ile çok yüksek bedelli senetler aldılar” dedi.
SOYLU’NUN AKRABALARI
Senetlerin geçersizliğini Yargıtay’ın da onayladığını ifade eden Öztürk, şunları söyledi: “Sanki bu kararlar yokmuş gibi bazı icra müdür yardımcıları ve bazı savcıların da işbirliğiyle geçersiz kılınan senetler işleme koyulmaya kalkışılarak otel ve bazı mallarımın satışına yeltendiler. Şimdi ilgili icra müdür yardımcısı ile cumhuriyet savcısı yargılanıyor. İşte bu suç örgütü böylesine yargının içine sızmış.”
50 milyon TL’lik mal varlığına bu kişiler tarafından el koyulduğunu iddia eden Öztürk, “Darp edildim, sol gözümü kaybettim. Beş kez koruma talebim reddedildi. Ölüm emrimi verenler ve halen yargılananlar ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Adalet Komisyonu Başkanı’yla boy boy fotoğraf paylaşıyorlar. Sürekli tehdit ediliyorum” ifadelerini kullandı. Öztürk, organize suç örgütünü deşifre edecek olan Cem Özmüş ile İhsan Boyabat’ın öldürüldüğünü söyledi.
İçileri Bakanı Ali Yerlikaya’ya İstanbul Valiliği döneminde belgeleri verdiğini anlatan Öztürk, “Yerlikaya ilgi gösterdi. Ancak o dönem içişleri bakanı olan Süleyman Soylu’nun yakınları da sürece dahil oldu. Soylu’nun akrabalarının, birinci derece yakınlarının da benim dosyalarımın kapatılmasına ilişkin tutum sergiledikleriyle ilgili tanık ifadeleri savcılık dosyalarına girdi. Benim dosyalarımın kapatılma yönünde onların da etkisinin olduğu tanıklar tarafından ifade edildi. Suç duyurusu dilekçemiz işleme alınmadan savcı tarafından işlemden kaldırıldı” dedi.
